27 Eylül 2019 Cuma hutbesi, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından internet sitesinde yayımlandı. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın her perşembe yayımladığı Cuma hutbesinde bu hafta ‘Cami ve Hayat’ konusu yer aldı. Cuma hutbesi tüm camilerde okunacak. İşte 27 Eylül 2019 Cuma hutbesi…
CAMİ VE HAYAT
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle
buyuruyor: “Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve
ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan,
zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan
kimseler imar eder. İşte doğru yolda olmaları
umulanlar bunlardır.”1
Okuduğum hadis-i şerifte Peygamberimiz (s.a.s)
şöyle buyuruyor: “…Beldelerin Allah’a en sevimli olan
mekânları, camilerdir.”2
Aziz Müminler!
İslam medeniyeti, cami merkezli bir medeniyettir.
Camiler, tarihten günümüze sosyal hayata şahitlik eden,
İslam beldelerinin, etrafında hayat bulduğu, mümin
yüreklerin kendisinde buluştuğu kutlu yerlerdir.
Mahallelerimizin kalbi, şehirlerimizin ruhu, aziz
milletimizin ve ümmet-i Muhammed’in güvenli yuvasıdır.
Camilerimiz, sadece ibadetlerimizin değil, aynı zamanda
tarihimizin, edebiyatımızın, örf ve adetlerimizin,
kültürümüzün iç içe geçtiği merkezlerdir.
Değerli Müslümanlar!
Peygamberimiz, cami ve mescit yapılmasına ayrı bir
önem vermiştir. Resul-i Ekrem (s.a.s), Mekke’den
Medine’ye hicret ettiğinde ilk olarak Mescid-i Nebevî’yi
inşa etmiştir. Yesrib’i Medine’ye çevirmiş, Mescid-i
Nebevî’yi ilmin beşiği kılmıştır. Rahmet Peygamberi imar
ettiği bu mescitle cami merkezli bir şehir modeli ortaya
koymuş, camiyle hayat arasında güçlü bağlar kurmuştur.
Peygamber Efendimiz, Asr-ı Saadetten itibaren, ulaştığı
toprakları adalet, hikmet, merhamet, huzur, güven ve
bilgiyle yoğuran İslam Medeniyetinin temellerini bu
mescitte atmıştır. Mescid-i Nebevî’nin içinde ayırdığı
suffe isimli özel bir bölümde kendisini ilme ve ibadete
adayan, genç ve özverili bir grup sahabi, güzide bir neslin
öncüleri olmuştur. Allah Resûlü (s.a.s), bir hadis-i
şeriflerinde kalbi mescitlere bağlı olan kimseleri Yüce
Rabbimizin kıyamet günü arşın gölgesinde
gölgelendireceğini müjdelemiştir.3 Müminleri şehirlerin
gözbebeği olan camileri imar etmeye ise şöyle teşvik
etmiştir: “Her kim ki Allah için bir mescit bina ederse,
Allah ona Cennet’te bu mescidin benzeri bir köşk bina
eder.”4
Kıymetli Müminler!
Yeme-içme, alış-veriş bizler için ne kadar gerekli ve
anlamlı ise camilerimizi hayatımızın merkezine almak da
o kadar gerekli ve değerlidir. Zira camiler, hayatın günlük
telaşı içinde kendimizi dinleyebileceğimiz, kubbeleri
altında Rabbimize kulluğumuzu arz edeceğimiz müstesna
yerlerdir. Müslümanlar olarak kardeşliğimizi
pekiştirmeye, birlik ve beraberliğimizi sağlamlaştırmaya
vesiledir. Her türlü benlik duygusundan arınarak
bedenlerimizle beraber gönüllerimizi de birleştiren
mübarek mekânlardır. Hepimiz için cami kimi zaman
huzur ve sükûn, kimi zaman da umut ve teselli kaynağıdır.
Aziz Müslümanlar!
Minarelerimizden yükselen ezan sesleri bizi sadece
vakit namazlarımızı eda etmeye çağırmaz. Cami, ezanıyla,
minaresiyle, kubbesiyle, mihrabıyla, minberiyle aynı
zamanda kulluğa, ibadete, takvaya, ilme ve güzel ahlaka
davet eder. Öyleyse Rabbinin huzurunda divan durup
O’na kulluğunu arz eden her mümin, cami dışında da
Cenâb-ı Hakk’ın kendisini görüp gözettiğinin idrakinde
olmalıdır. Aynı safta iman ve ihlas ile buluşan müminler
daima kardeşliklerini korumak ve gözetmekle mükelleftir.
Camileri imar ve ihya eden her bir Müslüman, yaşadığı
çevreyi de aynı şekilde korur ve güzelleştirir. Yerde biten
bir ota, rızkının peşinden koşan bir karıncaya dahi zarar
vermez. Camisini temiz tutmaya özen gösteren mümin,
Rabbimiz tarafından Müslümanlar için tamamı mescit
kılınan yeryüzünü de temiz tutar.
Değerli Müslümanlar!
Ne hazindir ki yalnızlaşma ve yabancılaşma illetine
düçar olduğumuz günümüzde camilerimiz, şehrin
merkezindeki konumunu her geçen gün kaybetmektedir.
Oysaki bizleri tıpkı bir anne şefkatiyle saracak yegâne
mekânlar camilerimizdir. Yorgun ruhlarımız camilerde
dinlenecek, maneviyatımız camilerde güçlenecek, anlam
arayışımız camilerde cevap bulacaktır.
O halde geliniz! Camilerimizi yeniden hayatımızın
merkezine alalım. Amir veya memur, işveren veya işçi,
esnaf veya öğrenci sosyal hayatın hangi alanında olursak
olalım yoğunluğumuza her namaz vakti ara verelim.
Kadınıyla erkeğiyle, çocuğuyla yaşlısıyla camide olalım,
camide hayat bulalım. Camilerimizi yalnız ve ıssız
bırakmayalım. Rabbimizin huzuruna varmakla gerçek
huzura kavuşalım. Unutmayalım ki camiler hayatın içinde,
hayat camilerin içindedir.
Kıymetli Müminler!
Her yıl olduğu gibi bu yıl da 1-7 Ekim tarihleri arası
“Camiler ve Din Görevlileri Haftası” olarak kutlanacaktır.
Bu yıl “Cami ve Hayat” temasıyla camilerimizin ve din
görevlilerimizin hayatımıza kattığı anlam ve değerleri
toplumumuzla paylaşacağız. Âl-i cenâp milletimizin
camilerimizi mamur etmek için gösterdiği fedakârlıkları
hayırla yâd edeceğiz.
Bu vesileyle ezan ile başlayıp sala ile son bulan
hayatımıza rehberlik eden hocalarımızdan, camilerimizin
en değerli varlığı olan cemaatimizden ahirete irtihal
edenlere rahmet, hayatta olanlara sağlıklı ve huzurlu bir
ömür diliyorum. Yüce Rabbim, yurdumuzu camisiz,
camilerimizi cemaatsiz, minarelerimizi ezansız
bırakmasın!
1 Tevbe, 9/18. 2 Müslim, Mesâcid, 288.
3 Müslim, Zekât, 91.
4 Müslim, Zühd, 44.