Sadece Haber
  • Gündem
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Spor
  • Son Paylaşım
Bulunamadı
Tüm Sonuçları Göster
Sadece Haber
  • Gündem
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Spor
  • Son Paylaşım
Bulunamadı
Tüm Sonuçları Göster
Sadece Haber
Ana Sayfa Gündem

AK Parti Sözcüsü Çelik: Ayasofya görkemini göstermeye devam edecek

AK Parti Sözcüsü Çelik, "Ayasofya, cami ve evrensel dünyanın kültürel mirasının ihtişamını taşıyan büyük bir mekan olarak görkemini göstermeye devam edecek." dedi.

13 Temmuz 2020 Pazartesi - 22: 32
0 0
A A
AK Parti Sözcüsü Çelik: Ayasofya görkemini göstermeye devam edecek
Share on FacebookShare on Twitter

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam ederken parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu. 

MKYK toplantısında iç ve dış politika konularını görüştüklerini söyleyen Çelik, Ayasofya Camisi’nin yeniden açılmasıyla ilgili de kapsamlı bir deÄŸerlendirme yaptıklarını belirtti. 

Terörle mücadelede ÅŸehit düşenlere Allah’tan rahmet dileyen ve MKYK toplantısı sürecinde Artvin’deki geliÅŸmeleri de takip ettiklerini aktaran Çelik, Artvin’e geçmiÅŸ olsun dileklerini iletti. 

“Azerbaycan’ın yanında Türkiye vardır”

Ermenistan tarafından Azerbaycan’a gerçekleÅŸtirilen saldırganlığın da gündemlerinde olduÄŸunu belirten Çelik, “Ermenistan ayağını denk alsın, bu ÅŸekildeki saldırganlık hiçbir ÅŸekilde kabul edilemez, haddini bilmesi lazım. Azerbaycan’ın yanında Türkiye vardır. Türkiye her zaman her ÅŸart altında Azerbaycanlı kardeÅŸlerinin yanında olacaktır. Ermenistan saldırganlığı cüretkar bir saldırganlık olarak hiçbir hukuk tanımadan bir kere daha yeni bir aÅŸamaya geçmiÅŸ oldu. Ermenistan’ı bu tip saldırganlıktan uzak durmaya çağırıyoruz, Türkiye’nin Azerbaycan’ın her zaman yanında olduÄŸunu bir kere daha ifade ediyoruz.” diye konuÅŸtu. 

“Soykırıma karşı yeterli bir cevap verilmiÅŸ deÄŸil”

Srebrenitsa Soykırımı’nın 25’inci yılı olduÄŸunu hatırlatan ve bu sürede acının dinmediÄŸini vurgulayan Çelik, bunun İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’nın göbeÄŸinde gerçekleÅŸen en büyük katliam ve soykırım olarak gündeme geldiÄŸini anımsattı. 

Çelik, BirleÅŸmiÅŸ Milletler üniforması giyen Hollanda askerlerinin buradaki masum BoÅŸnakları kendilerine sığındığı halde Sırp katillere teslim ettiklerini hatırlatarak “Daha sonrasında da bu Sırp katillerle oradaki BirleÅŸmiÅŸ Milletlerin Hollandalı komutanının karşılıklı hediyeleÅŸmesine dair fotoÄŸraflar insanlığın hafızasına kazınacak ÅŸekilde gündeme düşmüştü.” dedi. 

Hollanda Yüksek Mahkemesinin 2019 Temmuz’unda verdiÄŸi kararda yüzde 10 civarında bu kiÅŸileri sorumlu tuttuÄŸunu söyleyen Çelik, “Ama bilinen ÅŸey ÅŸudur; bu bir soykırımdır ve orada BirleÅŸmiÅŸ Milletler üniforması giyen Hollanda askerleri bundan sorumludur. Aradan geçen 25 yıla raÄŸmen bununla ilgili ciddi bir yargılama yapılmamıştır. Sadece Yüksek Mahkemenin Hollanda’da verdiÄŸi bir karar var, o da bu askerleri kısmen sorumlu tutuyor. İnsanlığa karşı suçların cezasız kalmasının en çarpıcı örneklerinden biri olarak halen hafızalarımızdadır.” dedi. 

Çelik, Kültür Bakanlığı döneminde, Srebrenitsa anmalarına katıldığını belirterek “Bu acıyı halen yaÅŸayan, orada evladını, eÅŸini, çocuÄŸunu, ailesini kaybetmiÅŸ BoÅŸnak anneler bu mücadeleyi sürdürüyorlardı. Tabii bu mücadele BoÅŸnak annelerin verdiÄŸi büyük mücadele ile dünyaya duyuruldu ama dünya buna gereken cevabı vermedi. Halen uluslararası ceza yargılaması bakımından Avrupa’nın göbeÄŸinde gerçekleÅŸtirilmiÅŸ bu soykırıma karşı yeterli bir cevap verilmiÅŸ deÄŸil.” deÄŸerlendirmesinde bulundu. 

Esas düşünülmesi gereken konunun bir daha benzer soykırımların yaÅŸanmaması konusu olduÄŸuna iÅŸaret eden Çelik, “Aradan geçen bu 25 yılda dünya ne öğrendi, neyi hayata geçirdi diye deÄŸerlendirmek lazım. O gün dünyanın gözü önünde, Avrupa’nın göbeÄŸinde bu gerçekleÅŸebiliyorsa dünyanın baÅŸka yerlerinde de gerçekleÅŸebilir ve bunun olmaması için ne yapmamız gerekir diye düşünmek, buna dönük tedbirler almak, hukuki açıdan, yargılama açısından ve askeri açıdan tedbirler almak gerekiyordu.” dedi. 

“Dünya seyretmeye devam ediyor”

“Maalesef bu konuda bir adım bile ileri gidilmediÄŸini söyleyebiliriz.” ifadesini kullanan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

“ÖrneÄŸin Libya’da Hafter’e Fransız güçlerinin destek verdiÄŸi açık biliniyor, pek çok ülkenin Hafter güçlerine destek verdiÄŸi biliniyor. Åžimdi Hafter’in terk ettiÄŸi yerde toplu mezarlar ortaya çıkıyor. BirleÅŸmiÅŸ Milletler bu toplu mezarların incelenmesi ile ilgili bir giriÅŸim baÅŸlatıyor, temmuz ayında baÅŸlayacak bu mezarların incelenmesi ama bu Srebrenitsa’dan sonra bir daha bunlar olmasın diye dünyanın ders çıkarmadığının bir baÅŸka örneÄŸidir. 

Aynı ÅŸekilde Suriye’de rejim kimyasal silah kullandı, savaÅŸ uçaklarıyla halkını bombaladı, buna karşı da dünya bir ÅŸey yapmadı. Halen Myanmar’da Arakanlı Müslümanların başına gelenler açıktır, orada da bir soykırım yaÅŸanıyor. Üstelik ‘soykırım’ ifadesi BirleÅŸmiÅŸ Milletlerin oradaki temsilcilerinin açık bir ÅŸekilde yazdığı bir ifadedir. Aynı Sırp ordusundan ve Sırp ordusunun içindeki o akrepler denilen Sırp özel kuvvetlerinin gerçekleÅŸtirdiÄŸine benzer ÅŸekilde Myanmar’daki soykırımı da doÄŸrudan Myanmar ordusunun gerçekleÅŸtirdiÄŸi bilinmesine raÄŸmen dünya bunu da seyretmeye devam ediyor. Dolayısıyla bütün bunlar BirleÅŸmiÅŸ Milletlerin bütün bu organizasyonların 25 yıl boyunca kendini bu tip katliamların, soykırımların olmaması konusunda donatamadığını daha da geriye gittiÄŸini gösteriyor.”

Çelik, Türkiye’nin bir daha Srebrenitsalar olmaması konusunda kararlılığa sahip bir ülke olduÄŸuna iÅŸaret ederek “Gerek Libya’da buna izin vermemek konusunda gerekse Suriye’de buna izin vermemek konusunda Türkiye elinden geleni yapmaktadır. EÄŸer biz bu mültecileri, bu kardeÅŸlerimizi, ölümden kaçan Suriyeli kardeÅŸlerimizi topraklarımızı almasaydık, Kobani’deki Kürt kardeÅŸlerimizi topraklarımıza almasaydık onların da başına Srebrenitsa’da olanların bir benzeri gelebilecekti. Ya da Türkiye meÅŸru Serrac hükümetine destek vermeseydi Fransa’nın ve bazı ülkelerin destek verdiÄŸi Hafter’in benzer katliamlara imza atacağı konusunda hiçbir şüphe yoktur.” diye konuÅŸtu. 

Srebrenitsa’da yaÅŸanan acıların emsalsiz olduÄŸunu ve hiçbir ÅŸeyle mukayese edilemeyeceÄŸini söyleyen Çelik, “Srebrenitsa’yı anarken de benzerlerinin olmaması için neler yapılması gerektiÄŸi konusunda bir doÄŸrultuya, bir tefekküre, bir siyasi eylem planına ihtiyaç olduÄŸu da açıktır.” dedi. 

Tüm bunlar varken Avrupa Parlamentosunun bunları konuÅŸmak yerine Türkiye karşıtı konuları gündemine almaya devam ettiÄŸine dikkati çeken Çelik, “Akdeniz’de İstikrar, Güvenlik ve Türkiye’nin Konumu adlı bir oturum yapıldı. Burada bir Fransız parlamenter Avrupa medeniyetinin düşmanı olarak tanımlıyor Türkiye’yi. Tabii bu Fransız zihniyetine bir kere daha bu Hafter’e verdikleri desteÄŸi ve bu toplu mezarların Avrupa medeniyetinin neresine düştüğünü hatırlatmak isterim.” ifadelerini kullandı. 

Çelik, Türkiye’nin Suriye’den göç eden mültecilere kapılarını açtığını hatırlatarak ÅŸunları kaydetti: 

“Unutmamaları gerekir ki eÄŸer Türkiye, Suriye’den kaçan mülteci kardeÅŸlerimizi ölümden kurtarmak için topraklarını açmasaydı, bunların hepsi Avrupa’ya gitseydi, bugün ortada Avrupa demokrasisi diye bir ÅŸey kalmazdı, bütün aşırı saÄŸcılar iktidara gelirdi. Türkiye yönettiÄŸi göç politikasıyla esasında Avrupa demokrasilerini korumuÅŸtur. Daha ortada ciddi bir göç problemi bile olmadan Avrupa’da ilk defa AfD denilen aşırı saÄŸcı parti, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bir faÅŸist parti ilk defa mecliste yer almıştır. Nazi baÄŸlantısı olduÄŸu düşünülen kiÅŸiler milletvekili olabilmiÅŸtir. Fransa’daki durum ortadadır, Hollanda’daki durum ortadadır. Le Pen’den Wilders’e kadar bunlar daha göç tehlikesi ufukta gözükür gözükmez Avrupa demokrasilerini de istismar ederek ve sömürerek bir korku iklimi yaratarak çeÅŸitli parlamentolarda yer aldılar ya da iktidar alternatifi haline geldiler. EÄŸer Türkiye bu Fransız parlamenterin Avrupa medeniyetinin düşmanı olarak küstahça tanımladığının tam tersine Türkiye bu yapılanları yapmamış olsaydı bugün ortada ne Avrupa demokrasisi kalırdı ne Avrupa medeniyeti kalırdı, bütün bir Avrupa faÅŸistlerin elinde kalırdı.”

Çelik, Avrupa BirliÄŸi (AB) Dış Politika ve Güvenlik İşleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in “Siz Avrupa ordularını seferber eden Papa 5. Pius gibi konuÅŸuyorsunuz” ifadelerini aktararak “Bunların ne kadar büyük bir savrulma içerisinde olduÄŸunu net bir ÅŸekilde gösteriyor. Tabii Borrell’in buradaki yaklaşımını doÄŸru buluyoruz, iÅŸlerimizi müzakere ile konuÅŸmakla çözebilmeliyiz ama bir demokrasi okulu, bir insan hakları okulu olarak bilinen Avrupa Parlamentosunun bu tip fanatiklerin elinde kalması da maalesef son derece kaygı verici bir durumdur.” diye konuÅŸtu.

Avrupa’daki aşırı sağın antisemitist siyasetini, Avrupa deÄŸerlerine düşman olan siyasetini siyasi bir “matruÅŸka” ile örtmeye çalıştığını dile getiren Çelik, ÅŸunları söyledi:

“Bu matruÅŸkanın en tepesinde ErdoÄŸan fobi var, ErdoÄŸan düşmanlığı var. Onu kaldırdığınız zaman altından Türkiye düşmanlığı çıkıyor, onu kaldırdığınız zaman İslam düşmanlığı çıkıyor. Åžimdi bu çerçevede kendilerini gizleyerek bir siyaset yapmaya çalışıyorlar. Aslında çok derinlerde İkinci Dünya Savaşı öncesi Avrupa’ya büyük acılar yaÅŸatmış olan antisemitizmin ve Avrupa BirliÄŸi’ni kuran Avrupa deÄŸerlerine düşmanlığın da var olduÄŸunu görüyoruz. Dolayısıyla bugün İslam düşmanlığına, ErdoÄŸan düşmanlığına, Türkiye düşmanlığına sessiz kalanların yarın bir gün bu faÅŸistler bu hatlar üzerinde ilerledikçe demokrasilerini korumakta zorda kalacaklarına, Avrupa deÄŸerlerini korumakta zorda kalacaklarına dair kendilerini uyarıyoruz. Dolayısıyla Türkiye düşmanlığı, İslam düşmanlığı, ErdoÄŸan düşmanlığı hattından ilerleyenlerin yarın bir gün Avrupa’nın gerçek demokratlarını hedef alacağı konusunda kuÅŸku yoktur.” 

Avrupa’da demokrasi ve insanlık bilincinden kuÅŸku duymadıkları, medeniyetler ittifakına ve diyaloÄŸa inanan çok sayıda arkadaÅŸlarının bulunduÄŸunu belirten Çelik, “Onların demokrasilerini koruma barikatını İslam düşmanlığı, ErdoÄŸan düşmanlığı ve Türkiye düşmanlığı yapanlar çerçevesinde kurması lazım. EÄŸer demokrasiyi savunma barikatını bu düşmanlıklarla mücadele ÅŸeklinde kuramazlarsa o faÅŸistler buraları geçtikten sonra Avrupa deÄŸerlerine düşmanlığı yeniden gündemlerine alacaklar, Avrupa BirliÄŸi’ni hedef alacaklar ve antisemitizmi yeniden diriltmeye çalışacaklar.” dedi. 

“Fransa CumhurbaÅŸkanı toplu mezarların üstünü örtemez”

Fransa’dan, Libya politikasıyla ilgili CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan’a ve Türkiye’ye dönük yapılan bütün saldırıların sebebini bildiklerini belirten Çelik, burada bir oyun oynanmaya çalışıldığına dikkati çekti.

Bir yandan Hafter’e destek verenlerin bir yandan da Hafter ile Serrac arasında ara bulucu olmaya çalıştığını ifade eden Çelik, ÅŸunları kaydetti:

“Hafter’e verdikleri destek, Libya halkına toplu mezarlar olarak döndü. Bunları uyardık, ‘Bakın bunu yapmayın, daha önce bunları Ruanda’da, Cezayir’de yaptınız’ diye. Åžimdi bunu çok çarpıcı hale getiren ahlaksız bir jestte bulundular. Cezayir’e yönelik yapmış olduÄŸu bir jesti iÅŸittik. SavaÅŸ ganimeti olarak el konulup Fransa’ya götürülen ve müzede sergilenen Cezayirli mücahitlerin kafataslarından 24 tanesini iade etmiÅŸler. Düşünebiliyor musunuz Cezayirli mücahitlerin cesetleri bir direniÅŸ sembolü olmasın diye bunların kafataslarını alıp Fransa’ya götürdüler. Tam 171 yıl boyunca mukavva kutularda, pespaye bir ortamda bunları sergilediler, üstelik müze yaptılar nasıl bir zihniyetse bu.”

Fransa’nın Libya’da da insanlığa karşı suç iÅŸleyen birtakım gruplara destek verdiÄŸini vurgulayan Çelik, “Fransa’nın Türkiye’ye söyleyeceÄŸi hiçbir söz yok. Fransa CumhurbaÅŸkanı, CumhurbaÅŸkanımızı, CumhurbaÅŸkanımızın meÅŸru Serrac hükümetine verdiÄŸi desteÄŸi hedef alarak oradaki toplu mezarların üstünü örtemez. Türkiye’nin bu konularda vereceÄŸi hiçbir hesap yoktur.” dedi.

Çelik, Fransa’nın sömürge geçmiÅŸiyle hesaplaÅŸmasında fayda olduÄŸuna iÅŸaret ederek Cezayirli mücahitleri rahmetle andı.

“Çocuklar nasıl kayboluyor”

Sosyal medyada, “yabancı bir alışveriÅŸ sitesi üzerinden kaçırılmış çocukların pazarlanması”nın gündem olduÄŸunu belirten Çelik, “İşin bize yansıyan bir boyutu söz konusuysa güvenlik birimlerimiz, adliyemiz inceleyecektir. Bu gündemi ilgililere bildirdik.” diye konuÅŸtu. 

Çelik, Avrupa’da kayıp çocuklar meselesinin çok büyük bir yara haline geldiÄŸine dikkati çekerek AK Parti İstanbul Milletvekili Serap YaÅŸar’ın Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde “Avrupa’da kayıp ve mülteci göçmen çocukların durumu”nu araÅŸtıran bir raporunun olduÄŸunu kaydetti.

Bu rapora göre, 2017-2019 arasında Almanya’da 11 binin üzerinde, Fransa’da 6 bin, İtalya’da 20 bine yakın, İspanya’da 9 bin 218 mülteci çocuÄŸun kayıp olduÄŸunu aktaran Çelik, “İsveç’te 2009-2019 arasında 4 bin 659 çocuk kayıp. Hollanda, İngiltere diyerek bu rakamlar gidiyor. Bu kadar güçlü istihbarata sahip olan, bu kadar güçlü devletlerin bu kayıp çocukların nerede olduÄŸunu bulamaması hiçbir ÅŸekilde kabul edilebilir deÄŸildir.” diye konuÅŸtu.

“Bu çocuklar nasıl kayboluyor? Bu çocuklar kimler tarafından kaçırılıyor? Organ, fuhuÅŸ mafyası ve benzeri organizasyonlarla mücadelede elde edilen bir sonuç var mıdır?” diye soran Çelik, birçok göçmen çocuÄŸun ölü bulunduÄŸuna ya da hiç bulunamadığına, birtakım kayıpların ise hiç kaydedilmediÄŸine dikkati çekti.

“SaÄŸlam bir gerekçe yok”

Kaybolan ve ailelerinden ayrı kalan çocukların toplamının 100 bin civarında olduÄŸunun tahmin edildiÄŸini belirten Çelik, “Bu çocuklar hepimize, insanlığın onuruna ve ÅŸerefine emanettir. Herkesin insanlık onurunu, ÅŸerefini koruyacak ÅŸekilde bu çocukların peÅŸine düşmesi gerekir.” dedi.

Çelik, bu konuyu takip etmeye ve Avrupa’daki muhataplarına iletmeye devam edeceklerini dile getirdi.

Kovid-19’la ilgili Türkiye’ye dönük seyahat yasaklarını da yakından takip ettiklerini aktaran Çelik, ÅŸunları kaydetti:

“Bunların hiçbirinin saÄŸlam bir gerekçesinin olmadığını söylemek isterim. Türkiye bu süreci baÅŸarıyla yönetmiÅŸtir. Türkiye’nin tedavi protokollerinin ne kadar baÅŸarılı olduÄŸu görülmüştür. ‘MuÄŸlak devlet verileri’nden bahsediliyor, Türkiye, Dünya SaÄŸlık Örgütü ile ve diÄŸer mekanizmalarla ÅŸeffaf bir iliÅŸki içerisindedir. Biz, bütün misafirlerimizi kendi koyduÄŸumuz kurallar çerçevesinde, izin verdiÄŸimiz ülkelerden bekliyoruz. O ülkelerden Türkiye’ye dönük olarak bir seyahat yasağı konulması son derece yanlıştır. Türkiye’nin tedavi protokolleri ve Kovid-19’a karşı aldığı önlemler her bir misafirimizi korumaya yeterlidir. Gerekli tedbirler çerçevesinde bu yasakların objektif kriterlerle deÄŸerlendirilmesi gerektiÄŸinin bir kere daha altını çiziyoruz.”

“Bedeli ödenmiÅŸ bir demokrasimiz var”

Çelik, 15 Temmuz’un yıl dönümüne gelindiÄŸini hatırlatarak bu tarihin, hiçbir zaman unutulmaması gereken bir iÅŸgal giriÅŸimine karşı milletin topyekun direniÅŸinin sembollerinden biri olduÄŸunu vurguladı.

Bütün bir milletin kendi demokrasisine sahip çıkmasının, toplumsal bünyesini demokrasi konusunda bu kadar kuvvetli tutmasının, herkesin o gün işgal girişimine karşı sokaklara dökülmesinin demokratik sistemlerde çok nadir görüldüğüne işaret eden Çelik, şöyle konuştu:

“Neredeyse vatandaşımız dünya demokrasi tarihini yeniden yazacak ÅŸekilde demokrasisini hak ettiÄŸini, demokrasi için bedel ödediÄŸini, milletin egemenliÄŸi için bu topraklarda sahiplenilmiÅŸ demokrasi kavramıyla tanımlanabilecek bir aÅŸamaya ulaÅŸtığını bütün dünyaya göstermiÅŸtir. Çok net bir ÅŸekilde söylüyorum, bütün örneklerine sahiplenilmiÅŸ demokrasi kavramı gözüyle bakıldığında 15 Temmuz’da yaÅŸanan durum, dünyada demokrasi tarihini yeniden yazdıracak kadar önemli bir direniÅŸi iÅŸaret etmektedir. Bu, darbelere, demokrasimizi enfekte etmek isteyenlere, demokrasimizi vesayet yoluyla zehirlemek isteyenlere, demokrasimize karşı suikast giriÅŸimi niyetinde olanlara karşı ne kadar bağışıklık kazanmış saÄŸlam bir bünyeye sahip olduÄŸumuzun bir göstergesidir. SahiplenilmiÅŸ, bedeli ödenmiÅŸ, hak edilmiÅŸ bir demokrasimiz var.”

“15 Temmuz’un anlamına uygun anma olacak”

FETÖ’nün Türkiye’yi iÅŸgal etmesine, “Egemenlik kayıtsız, ÅŸartsız milletindir” iradesini ortadan kaldırıp “sapık bir dini rejim” kurmasına karşı bütün milletin topyekun direndiÄŸini belirten Çelik, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın TSK ve Emniyet içindeki demokrasiye baÄŸlı bütün birimlerin, yargı mensuplarının milletle beraber bu direniÅŸi gerçekleÅŸtirdiÄŸini hatırlattı.

Çelik, esas olanın, her bir vatandaşın darbeye karşı geliştirdiği şuur ve darbeye direnirken şehit olanların aziz hatırası olduğunu vurgulayarak onların hatırası önünde saygıyla eğildiklerini söyledi.

Bu sene de CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın baÅŸkanlığında bir devlet, millet töreni olacağını, ÅŸehit aileleriyle bir araya gelineceÄŸini aktaran Çelik, 15 Temmuz’un anlamına uygun bir ÅŸekilde anılacağını kaydetti.

“Allah, bize bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın diye bir duamız vardır. Cenabı Allah bu milletimizin, bu ülkedeki kazanımlarımızı korumak için ödediÄŸi bedelleri bir daha ödetmesin.” diyen Çelik, bunun için 15 Temmuz’daki ÅŸehitlerin aziz hatıralarına, onların yürüdüğü onurlu yola sahip çıkmanın, herkesin boynunun borcu olduÄŸunu vurguladı.

“Ayasofya cami ve kültürel miras olarak insanlığa görkemini göstermeye devam edecek”

Ayasofya Camisi’nin Danıştay’ın verdiÄŸi karardan ve CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın imzaladığı kararnameden sonra 86 yılın ardından ibadete açıldığını anımsatan Çelik, geçmiÅŸte bu konularda alınan bazı kararların millete acılar yaÅŸattığını ifade etti. 

Ezanın 16 Haziran 1950’de Menderes hükümeti tarafından özgürleÅŸtirildiÄŸini dile getiren Çelik, birkaç nesildir de Ayasofya’nın camiye dönmesiyle ilgili büyük bir arzu ve beklentinin millet tarafından gündeme getirildiÄŸini, zaman içinde çeÅŸitli aÅŸamalardan geçilerek bugün bu noktaya gelindiÄŸini söyledi. 

Ayasofya’nın tarihin büyük bir bölümünde olduÄŸu gibi cami olarak iÅŸlevini sürdürmesi kararının milletin talebine, hukuka ve hakkaniyete uygun olarak CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan tarafından son nokta konularak alındığını belirten Çelik, “Bu kararın çıkması kuÅŸkusuz egemenlik haklarımızın doÄŸal bir neticesidir. Türkiye, kendi mülkiyetinde olan bir mekanın nasıl kullanılacağına kendisi karar verir.” dedi. 

Bu karara yabancı devletlerin bir takım eleÅŸtiriler getirdiÄŸini, onların çoÄŸunun da gerekçesi bulunmadığını ifade ettiklerini hatırlatan Çelik, Türkiye’nin içinden yapılan eleÅŸtirilerin ise çok yakışıksız olduÄŸunu ifade etti. 

Birilerinin karara aykırı sözünün olabileceÄŸine iÅŸaret eden Çelik, “Fakat bunu tutup da yabancı devletlerin argümanları üzerinden temellendirmenin çok yakışıksız olduÄŸunu düşünüyorum.” diye konuÅŸtu. 

“Bundan sonra Avrupa’daki camilerimizin başına artık benzer iÅŸler gelebilir.” gibi adeta Avrupa’daki bir takım kötülük odaklarına, bir takım faÅŸistlere ilham kaynağı olabilecek sözlerin söylenmeye çalışıldığını aktaran Çelik, bir uluslararası iliÅŸkiler profesörünün de televizyonda “Bu kararın Türkiye’nin kurucu liderleriyle hesaplaÅŸmak anlamına geldiÄŸi” yönünde sözler sarf ettiÄŸini belirterek, “Bu kadar sığ bir kafa olabilir mi? Yani geçmiÅŸteki siyasi kararları bu kadar dogmatik ele alan bir yaklaşım olabilir mi?” dedi. 

“Türkiye’nin artık laik olmadığının bir göstergesidir.” ÅŸeklindeki sözleri aktaran Çelik, şöyle devam etti:

“Bu nasıl bir laiklik anlayışıdır? Bu laiklik anlayışının geçmiÅŸte gerçek bir laiklik anlayışı olarak uygulanmadığını, bizim savunduÄŸumuz ÅŸekilde laik bir devlet anlayışının tam karşısına geçmiÅŸ fundamentalist bir laikçiliÄŸin bir bakıma bir din gibi dayatıldığını ve Türkiye’ye çok acı bedeller ödettirildiÄŸini burada defalarca söyledim. Aslında bu laikçilik, laik devlet anlayışına karşı bir yaklaşımdı. Åžimdi çıkmış geçmiÅŸte verilmiÅŸ bir kararın tekrar deÄŸiÅŸtirilmesini Türkiye’nin laik devlet olmaktan çıkması olarak deÄŸerlendirme ÅŸeklinde bir sığlığa düşülüyor. 500 yıl boyunca cami olarak kullanılmış bir mekanın 86 yıl boyunca müze olarak kullanıldıktan sonra tekrar cami iÅŸlevine döndürülmesinin neresi laikliÄŸe halel getirebilir? Milletin sevinciyle sevinemeyen, adeta Yunanistan Parlamentosu’nda konuÅŸuyormuÅŸ gibi aynı argüman dizisinden buraya bakan birisi… Bunlar ‘ben karşıyım der’, baÅŸka bir ÅŸey söyler fakat bu argümanların benzerliÄŸi, yani Türkiye’nin egemenlik haklarını kullanmasına karşı bir rahatsızlık var gibi bir yaklaşımla bunu öne sürüyorlar.”

Entelektüel kesimlerden hiç de entelektüel derinliÄŸe yakışmayan ÅŸekilde, “bu toprakların tarihine saygısızlık”, “bu laikliÄŸe karşıdır” ifadelerinin kullanıldığını aktaran Çelik, “Bu toprakların tarihine niye saygısızlık olsun, bu toprakların alnı açıktır.” dedi. 

Hala açık kiliselerin, sinagogların bulunduÄŸuna dikkati çeken Çelik, “Bunlar, milletimizin ve devletimizin teminatı altındadır.” ifadesini kullandı. 

Demir Kilise’nin açılışını CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın Bulgar BaÅŸbakanı, Ortodoks ve Müslüman liderlerle beraber yaptığını hatırlatan Çelik, “Biz topraklarımız üzerindeki farklı dinlere ait mekanların içinde Allah’ın adının anıldığı mekanların korunmasından büyük bir ÅŸeref duyarız. Bunu büyük bir hassasiyetle yerine getiriyoruz.” deÄŸerlendirmesinde bulundu. 

Türkiye’de azınlık vakıflarına ait malların iade edilmesinden diÄŸer dinlere ait ibadet mekanlarının restorasyonlarına kadar Cumhuriyet döneminde rekor seviyede iÅŸ yapıldığını ifade eden Çelik, ilk defa Süryani vatandaÅŸların kilise ihtiyacının karşılanması için onlara yeni bir kilise arazisi tahsis edildiÄŸini, Kültür ve Turizm Bakanı olduÄŸu dönemde bu konu gündeme geldiÄŸinde konunun çözülmesi için çok gayret gösterdiklerini anlattı.

Bütün azınlık temsilcisi vatandaÅŸların yurt dışındaki muhataplarına Türkiye’de AK Parti iktidarları döneminde gördükleri ilgiyi hiçbir zaman görmediklerini açık ve net bir ÅŸekilde beyan ettiklerini aktaran Çelik, “Türkiye’nin burada bu kardeÅŸlikle ilgili bir problemi yoktur. Türkiye’nin burada bu mekanları korumakla ilgili bir problemi yoktur.” ifadesini kullandı. 

“Ayasofya’nın evrensel bir mirası var, evrensel bir anlamı var, UNESCO’nun dünya kültürel miras listesinde, acaba bu korunacak mı?” söylemlerine de deÄŸinen Çelik, “Tabii ki korunacak. Ayasofya, cami iÅŸlevini yerine getirirken aynı zamanda yurt dışından ya da yurt içinden gelecek herkesin ziyaretine açık olacak. Oradaki Ayasofya’nın evrensel mirasını temsil eden ikonalar, freskler aynen korunacak. Onlar namaz saatinde ya ışık ya perde sistemiyle kapatılacak. Bu, bizim geleneÄŸimizde vardır zaten. Biz bu eserleri her zaman koruruz ve bunlara saygı gösteririz. Ondan sonrasında, namaz vakti bittikten sonra ziyaret edenler onu görecekler. Daha önce burayı parayla ziyaret edenler, ÅŸimdi ücretsiz ziyaret edecek. Ayasofya, cami olarak ve evrensel dünyanın kültürel mirasının ihtiÅŸamını taşıyan büyük bir mekan olarak bütün insanlığa görkemini göstermeye devam edecek. Bundan daha doÄŸal ne olabilir?”

“UNESCO’nun yanlış bir deÄŸerlendirme yapmayacağını düşünüyoruz”

UNESCO’nun “Ayasofya’nın UNESCO Kültürel Miras Listesi’ne tekrar alınıp alınmamasını tekrar deÄŸerlendireceÄŸiz.” yönündeki açıklamalarına iliÅŸkin deÄŸerlendirme yapan Çelik, UNESCO’nun yanlış bir deÄŸerlendirme yapmayacağını düşündüğünü ifade etti.

İbadet mekanı olarak açık olup aynı zamanda da miras listesinde olan yerlerin bulunduÄŸuna iÅŸaret eden Çelik, İspanya’da camiden kiliseye çevrilmiÅŸ Kurtuba Camisi’nde kilise ayinlerinin de yapıldığını, aynı zamanda da kültürel miras listesi içinde yer aldığını, böyle 100’e yakın mekanın bulunduÄŸunu kaydetti. 

Çelik, “UNESCO yetkilileri ÅŸunu bilsinler, burasının evrensel mirasının korunması konusunda Türkiye her türlü iÅŸ birliÄŸine açıktır ve Türkiye bu konuda alnı açık bir ülkedir, hiçbir ÅŸekilde bu konuda geri adım atan ya da bu mirası lekeleyen bir yaklaşım içinde hiçbir zaman olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır. Ayasofya’nın bütün özellikleri korunacaktır, bundan sonrasında daha iyi muhafaza edilecektir.” ifadesini kullandı. 

“Mirasın korunması konusunda bir problem olmayacaktır”

Yunanistan’dan gelen “Bu bize karşı provokasyondur. Hatta Yunanistan-Türkiye meselesi deÄŸil insanlığa karşı provokasyondur.” açıklamalarına iliÅŸkin “BaÅŸkentinde cami olmayan tek AB ülkesi Yunanistan’dır. Osmanlı camilerine ve Osmanlı eserlerine karşı saygısızlık yapmakta birinci olan bir ülkedir. Hiç konuÅŸmaması gereken bir ülke varsa o da Yunanistan’dır.” diyen Çelik, ÅŸunları kaydetti:

“Åžimdi çıkmış bundan bahsediyor. Burada Ayasofya Camisi, hukuki açıdan Türkiye’nin egemenlik haklarını kullanmasından ibaret bir kararla cami iÅŸlevini sürdürecektir. Kültürel miras açısından düşünürsek de bu dünyanın pek çok yerinde olan hem ibadet mekanı olarak kullanılan hem kültürel mirası korunan evrensel dünyanın bir parçası olan özelliÄŸini de aynen koruyacaktır. 

Åžunu da unutmamak gerekir ki sadece Ayasofya Camisi deÄŸil onunla beraber orası kentsel arkeolojik sit alanı, Sultanahmet arkeolojik sit alanı, Süleymaniye koruma alanı, Zeyrek koruma alanı, İstanbul kara surları koruma alanı olmak üzere 4 alanı ihtiva edecek bir kompleksin içindedir Ayasofya’nın kültürel miras içerisine girmesi. Dolayısıyla ÅŸunu da unutmamak gerekir, bu kültürel miras listelerinden Ayasofya’nın kesinlikle çıkarılacağını düşünmüyoruz. Hiçbir ÅŸekilde bu kriterlerin dışında bir Ayasofya’nın iÅŸlevi yoktur. Fakat birileri bizi bununla korkutuyorsa o kültürel miras listesiyle Ayasofya ÅŸereflenmez, o kültürel miras listesi Ayasofya ile ÅŸereflenmiÅŸtir. Ayasofya’nın ÅŸerefe ihtiyacı yoktur, tam tersine o miras listelerinin ÅŸerefe ihtiyacı vardır ve bunu da saÄŸlayan en önemli unsurlardan bir tanesi Ayasofya’dır. Ayasofya, cami olarak o muhteÅŸem özelliklerini o ihtiÅŸamını yine dünyaya göstermeye devam edecek, yine dünyaya açık olacak. CumhurbaÅŸkanımızın mesajı bu konuda nettir, ülkemizin bu konudaki tarihi geçmiÅŸinde alnı açıktır. Son yıllarda yaptığımız uygulamalar bunun çok parlak örnekleriyle doludur. Dolayısıyla bundan sonrasında da mirasın korunması konusunda bir problem olmayacaktır.”

“Bu bir kimlik bunalımıdır”

Ömer Çelik, Ayasofya’yı camiye çevirdikten sonra yabancı devletlerin ne kötülükler yapacağını maalesef içerideki bazı siyasetçilerin, gazetecilerin, akademisyenlerin sayıp dökmekle uÄŸraÅŸtığını ifade ederek, “Bu bir kimlik bunalımıdır, bu bir kimlik krizidir. Yabancı devletlere ilham kaynağı olacak kötülüklerin neler olabileceÄŸini saymak yerine milletin sevinciyle sevinmekte fayda vardır. Ayasofya Camisi’nin tekrar cami olarak kullanılmasına iliÅŸkin karar milletimize tekrar hayırlı olsun. EgemenliÄŸin kayıtsız ÅŸartsız milletin olduÄŸu ifadesinin bir neticesi olarak bu karar ortaya çıkmıştır.” deÄŸerlendirmesini yaptı. 

“Türkiye meÅŸru Serrac hükümetine destek vermeye devam edecek”

Libya’daki geliÅŸmeleri yakından takip ettiklerini ifade eden Çelik, Türkiye’nin Libya’da iki taraf arasında ara bulucu olması konusunda, ana muhalefetten gelen açıklamaları eleÅŸtirdi. 

Çelik, bahsedilen taraflardan birinin BirleÅŸmiÅŸ Milletlerin (BM) meÅŸru hükümet olarak kabul ettiÄŸi Serrac hükümeti olduÄŸuna iÅŸaret ederek “Türkiye buna destek veriyor. DiÄŸeri kimdir? Toplu mezarların arkasında olan darbeci, gayrimeÅŸru milislerle Libya halkına toplu mezarları layık gören Hafter milisleri. Bu ikisi arasında nasıl bir ara buluculuk olacak? MeÅŸru hükümeti desteklediÄŸiniz halde kendi ülkenizin ana muhalefet partisinden eleÅŸtiri alıyorsunuz. Böyle bir ÅŸey olabilir mi? Aynı Suriye’de yaptıkları hatayı yine yapmaya devam ediyorlar. MeÅŸru olan ile gayrimeÅŸru olan, aynı terazinin kefelerine koyulamaz. Türkiye meÅŸru Serrac hükümetine tüm Libya halkının geleceÄŸi, esenliÄŸi adına destek vermeye devam edecektir.” deÄŸerlendirmesini yaptı. 

Bir gazetecinin, “CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın Ayasofya kararı konusunda Atatürk’ü ihanetle suçladığı yönünde CHP’den gelen eleÅŸtiriler olduÄŸunu” hatırlatması üzerine Çelik, şöyle konuÅŸtu:

“O karar alındıktan sonra Ayasofya’nın tekrar camiye çevrilmesini idamla yargılama sebebi sayan dönemler geçirilmiÅŸtir. Problem burada, bir cami müzeye çevrildikten sonra bunun tersini savunan tekrar asli iÅŸlevine kavuÅŸturulması gerektiÄŸine dair görüşlerin neredeyse idam sebebi sayılmasıdır. Türkiye’de Atatürk’ün verdiÄŸi kararların arkasına saklanarak Atatürk’ün verdiÄŸi kararları istismar ederek millete çektirilmiÅŸ çok acı vardır. Burada mesele, Türkiye’nin ilk CumhurbaÅŸkanı ile ÅŸimdiki CumhurbaÅŸkanı’nın görüşlerini karşı karşıya getirmek deÄŸildir. Böyle bir ÅŸey de söz konusu deÄŸildir. Devlet kendi mantığı içerisinde deÄŸiÅŸen koÅŸullarda deÄŸiÅŸen kararlar alabilir. Åžunu da unutmamak gerekir ki devletin sahibi millettir, millet ne derse o olur. Devletin içindeki herhangi bir grup, toplumun içindeki herhangi bir yapılanma deÄŸildir devletin sahibi, topyekun millettir.”

CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın Ayasofya hakkındaki sözlerinin, Türkiye’nin kurucu lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e karşı olmasının düşünülemeyeceÄŸinin altını çizen Çelik, “Alınan o karardan sonra insanların, bir örnek olarak söylüyorum, Ayasofya’nın tekrar camiye çevrilmesini idam kararı sayacak yargılamaların söz konusu olduÄŸu, bunun dışında bir görüş belirtmenin suç olduÄŸu bu 86 yıl içerisindeki tarihi kötü mirasla ilgilidir.” dedi. 

Ayasofya’yı iÅŸleten yabancı firmayla sözleÅŸmenin nasıl feshedileceÄŸine ve herhangi bir tazminat ödenip ödenmeyeceÄŸine iliÅŸkin soru üzerine ise Çelik, “Ayasofya’nın dini iÅŸlevi ile ilgili olarak Diyanet İşleri BaÅŸkanlığımız görevlidir. Kültürel iÅŸlevi konusunda ise Kültür ve Turizm Bakanlığımızla beraber çalışıyorlar. Teknik olarak bu konu gündemimde olmadı. Onu Kültür ve Turizm Bakanlığımızdan öğreniriz.” karşılığını verdi. 

“Kovid-19 ile yarışa girseler, bunlar sonuca ulaşırlar”

CHP Sözcüsü Faik Öztrak’ın Danıştay kararı ve CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın imzaladığı kararla yeniden ibadete açılan Ayasofya Camisi hakkındaki açıklamalarının hatırlatılması üzerine de Çelik, ÅŸu deÄŸerlendirmelerde bulundu:

“Bu zihniyetin mutasyon hızına yetiÅŸmek gerçekten imkansız. MüthiÅŸ bir mutasyon hızı var. Bu artık siyasetçi olarak bizim kapsama alanımızdan çıkıyor, bir baÅŸkasının ilgilenmesi lazım bununla. Türkiye Cumhuriyeti’nin CumhurbaÅŸkanı Danıştay’ın verdiÄŸi karar üzerine bir uygulama gerçekleÅŸtiriyor. Tersini yapsaydı, ‘hukuku beklemeden karar aldı, diktatör’ diyeceklerdi. Gerçekten, yüksek bir mutasyon hızı var. 

Bunlar herhalde Kovid-19 ile yarışa girseler, Kovid-19 yarışa baÅŸlamadan bunlar sonuca ulaşırlar. Böylesine saygısızca bir açıklama olabilir mi? Memlekette meÅŸru kurum olan Danıştay, kararı vermiÅŸ. BaÅŸka zaman da normal kararname yetkisini kullandığı zaman CumhurbaÅŸkanımız, bu sefer de hukuki süreci beklemedi, diktatördü. Diktatörlük ve ikiyüzlülük bunların zihniyetlerinden fışkırıyor. Aynı devre mülk gibi. 15 gün diktatörlük zihniyeti içinde hareket ediyorlar, 15 gün ikiyüzlülük zihniyeti içinde hareket ediyorlar. Diktatörlük ve ikiyüzlülük bunlarda devre mülk gibi geziyor. Bu kadar mutasyon hızı siyaseti hayatımda görmedim. Hızına yetiÅŸmek mümkün deÄŸil. Danıştay kararını vermiÅŸ, CumhurbaÅŸkanımız da kararnameyi yayımlamış. Bu kadar net. CumhurbaÅŸkanımız çeÅŸitli konularda karar alırken CHP’nin önerdiÄŸi yolları takip etsin… Emin olun biz Türkiye’yi çok seviyoruz, Türkiye’ye böyle bir yazık edemeyiz. Türkiye’yi çok sevdiÄŸimiz için onların önerilerine kulak veremeyiz. Kusura bakmasınlar. “

“CHP Genel BaÅŸkanı’na tankların önünü açtılar”

CHP Sözcüsü Öztrak’ın 15 Temmuz hain darbe giriÅŸimi gecesinde CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’a yönelik açıklamalarına da deÄŸinen Çelik, ÅŸunları kaydetti:

” ‘CumhurbaÅŸkanı’nın helikopteri, uçağı oradaydı… Önceden bir istihbarat mı aldınız?’ Halen darbe giriÅŸimi gerçekleÅŸtiren Fetullahçı Terör Örgütü’nü maÄŸdur gösterme, ona mazeret üretme, ona hafifletici sebep üretme ama Türkiye’nin meÅŸru devlet baÅŸkanını bu darbe giriÅŸimi içerisinde suçlama arayışı içerisindeler. Diyor ki ‘Genel BaÅŸkanımız, o gün milletvekillerine, ‘Meclise gidin’ dedi. Genel BaÅŸkanımızı niye suçluyorsunuz’. Basit bir soru bu. Yani niçin CumhurbaÅŸkanlığı Külliyesi’ni, MİT binasını, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni (TBMM) bombalayanlar CHP Genel BaÅŸkanı’na tankların önünü açtılar? Bu soruyu kimse sormasın mı? Kendisinin de bir açıklama yapması lazım. Acaba kendisine ne atfediyorlar, kendisini nasıl deÄŸerlendiriyorlar ki o gece Meclis’i, Külliye’yi, MİT binasını, Gölbaşı’ndaki Emniyet Özel Harekatı bombalıyorlar bir sürü ÅŸehit veriyoruz, pek çok yeri bombalıyorlar ama CHP Genel BaÅŸkanı’na tanklar yol açıyorlar. Onların asıl bunu kendisinin sorması lazım… EÄŸer kendilerinin bu konuda bir kusuru yoksa ÅŸunu düşünmeleri lazım, ‘Biz nasıl bir izlenim veriyoruz ki bu terör örgütüne, bunların bizim yolumuzun açılması gerektiÄŸini düşünüyorlar’. Bunu sorduÄŸunuz zaman buna hiçbir cevap vermeden, ‘siz bunu nasıl sorarsınız’.” 

Çelik, 15 Temmuz gecesi TBMM’ye giden tüm milletvekillerin ÅŸan ve ÅŸeref dolu bir iÅŸ yaptığını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Milletvekillerinin oraya gitmesi üzerinden bir baÅŸka eylemin meÅŸrulaÅŸtırılması gibi bir mantık yürütme olmaz. Bu saçma sapan bir ÅŸey. ‘Milletvekillerimiz oradaydı, Genel BaÅŸkanımıza tankların yol açmasını gündeme getirmeyin’ diye. Türkiye Cumhuriyeti Devlet BaÅŸkanı herhangi bir yerdeyken uçak, helikopter, koruma bütün imkanları kendisinin emrindedir. Türkiye Cumhuriyeti CumhurbaÅŸkanının görevini yerine getirirken görevinin gerektirdiÄŸi imkanlara sahip olması, bunların her an hazır ve nazır olması son derece doÄŸaldır. 

Darbe giriÅŸiminden sonra bu ülkedeki darbe giriÅŸiminin neticelerini püskürtmek için alınan kararlara, Meclisin aldığı meÅŸru karara “20 Temmuz darbesi” ÅŸeklinde bir yaklaşım üretildiÄŸini belirten Çelik, “Halen bunu söyleyerek ‘CumhurbaÅŸkanı’nın önceden darbeden haberi mi vardı? Niye uçağı vardı? Niye helikopteri oradaydı’ gibisinden doÄŸru olmayan bir sürü bilgiyle beraber halen CumhurbaÅŸkanı o gece, ölümü göze almış, ölüm tehlikesi atlatmış, kendisine yurt dışına çıkması teklif edildiÄŸi halde ‘gerekirse bu ülkede ölürüm’ diyen CumhurbaÅŸkanı’nı suçlamaya çalışıyor. Fetullahçı Terör Örgütü’nün darbe giriÅŸimine mazeret üretmeye çalışıyor. Bunların mutasyon hızına eriÅŸmek, bu mutasyonun nereye varacağını tahmin etmek imkansız.” 

“Yunanistan’dan gelen açıklamaların hiçbir ciddiyeti yok”

Ayasofya’nın ibadete açılmasına iliÅŸkin Yunanistan’dan gelen açıklamalar olduÄŸunun hatırlatılması üzerine Çelik, “Yunanistan’dan gelen açıklamaların hiçbir ciddiyeti yok. Yunanistan ÅŸunu unutmasın, burası Türkiye’nin egemenliÄŸinde bir mekandır. Türkiye burada egemenlik haklarını kullanıyor. Yunanistan yine Avrupa’nın şımarık çocuÄŸu olarak, ‘Bu, Türkiye ile Yunanistan arasında bir mesele deÄŸil, dünya ile Türkiye arasında bir mesele olması gerekir’ diyerek dünyayı Türkiye’ye karşı kışkırtmaya çalışıyor. Bunlar boÅŸ iÅŸler.” deÄŸerlendirmesini yaptı.

ABD ile Rusya’dan gelen açıklamanın ortak bir özelliÄŸi olduÄŸunu, karardan memnun olmadıklarını ifade ettiklerini dile getiren Çelik, “Biz de bu kararın egemenlik hakları çerçevesinde olduÄŸunu söylüyoruz.” ifadesini kullandı.

Çelik, 24 Temmuz’dan itibaren ilk namaz kılındıktan sonra Ayasofya Camisi’nin her türlü dinden, ülkeden insanın eriÅŸimine açık olacağını, evrensel mirasın parçası olan ihtiÅŸamını herkesin görebileceÄŸini söyledi.

“Hiç kimse kendi tembelliÄŸini iktidarın üzerine atmaya çalışmasın”

“Adana BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanı’nın odası haczedildi. Bu konuya iliÅŸkin deÄŸerlendirmeniz nedir? CHP kanadından ‘CHP’li belediyeler çalıştırılmıyor’ iddiası var. Bu konudaki görüşünüz nedir?” sorusuna karşılık Çelik, “CHP’li belediyeler çalıştırılmıyor iddiasını anlamakta güçlük çekiyorum.” dedi.

Her belediye başkanının seçime girdiği zaman belediyenin borçlarını ne şekilde ödeyeceğini ve hangi hizmetleri vereceğini söylediğini ifade eden Çelik, şöyle konuştu:

“Belediye baÅŸkanı oluyorlar ondan sonra da diyorlar ki ‘Biz bu kadar borç beklemiyorduk, biz bu hizmetleri nasıl yapacağız’. Hiçbir belediye baÅŸkanı kendilerinden önceki, bundan önceki, hiçbiri borçsuz belediye devralmadı ki. Herkes belli bir miktar borçla bırakıyor diÄŸerine. Siyasetçinin yeteneÄŸi hem bu borçları ödeyip hem de bu hizmetleri yapabilmesidir. Bunun en parlak örneklerinden biri, CumhurbaÅŸkanımızın belediye baÅŸkanlığıdır.”

CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın çökmüş, bitmiÅŸ, borç dolu, hiçbir iÅŸ yapamayan bir belediyeyi devraldığını belirten Çelik, “Hem o belediyenin borçlarını ödedi hem herkes hak ediÅŸini aldı hem de İstanbul’a büyük projeler kazandırıldı.” dedi.

Adana BüyükÅŸehir Belediyesine haciz olayında bütün CHP’li belediye baÅŸkanlarının “Adana’daki belediye haczedildi, biz baÅŸkanın yanındayız, hizmetlere devam edeceÄŸiz.” ifadelerini kullandığını aktaran Çelik, “Bunu hükümet mi haczetmiÅŸ? Bunun hükümetle ne ilgisi var? Bu konuyu gündeme getirirken hükümetle ilgili eleÅŸtiri üretiyorlar.” diye konuÅŸtu.

Özel sektörden birine borçlu olunduÄŸunu belirten Çelik, “Sanki hükümet gelmiÅŸ de belediye baÅŸkanının masasını ve sandalyesini almış gibi bir yaklaşım üretiliyor. Bunlar yanlış iÅŸler.” ifadelerini kullandı.

Belediye baÅŸkanlarının, vatandaşın önüne hizmetle çıkması gerektiÄŸinin altını çizen Çelik, hizmetle çıkmayıp sürekli “İktidar belediyelerimizi çalıştırmıyor.” ifadelerinin kullanıldığını söyledi. Çalışmak isteyenin yolunun her zaman açık olduÄŸunu dile getiren Çelik, “Bakın, hizmetle mi gündeme geliyorlar, siyasi polemiklerle mi gündeme geliyorlar? CHP Genel Merkezinin yapacağı iÅŸi, polemik dışı belediyeler yapmaya baÅŸladı. Hizmet iÅŸini kimin yaptığı belli deÄŸil. Kaç tane birbiriyle çeliÅŸik söz, yaklaşım çıkıyor, bunu takip etmekte zorlanıyoruz.” deÄŸerlendirmesini yaptı.

2 milyar lira geliri olan belediyenin, 3-4 milyonluk borcu ödemediğini, bunun rahatlıkla ödenebileceğini anlatan Çelik, sözlerini şöyle tamamladı:

“Niye ödememiÅŸ? ÖdememiÅŸ. O firma hukuki yola baÅŸvurmuÅŸ. Belediye ile firma arasındaki mesele. Belediye bu ödememeyi nasıl yapmış, herkesin takip etmesi gereken bir ÅŸey. Bunun hiçbir tarafında hükümet yok. Sözcü çıkıyor, ‘iktidar belediyelerimizi çalıştırmıyor’. Çalışmak isteyen vatandaşın önüne hizmetle çıkar. Hiç kimse kendi tembelliÄŸini iktidarın, hükümetimizin üzerine atmaya çalışmasın.” 

Maltepe

Maltepe’de yeniden sayımlar tekrar durdu

Numan Kurtulmuş: İdlib, Srebrenitsa gibi olacaktı

Numan Kurtulmuş: İdlib, Srebrenitsa gibi olacaktı

CHP ve İYİ Parti’nin ittifaksız girdikleri yerlerde sonuçlar

CHP ve İYİ Parti’nin ittifaksız girdikleri yerlerde sonuçlar

Anlaştılar! Petrol üretimini 10 milyon varil azaltacaklar

Anlaştılar! Petrol üretimini 10 milyon varil azaltacaklar

sadecehaber_logo

“Yeni nesil tarafsız habercilik” 

Copyright © 2023 Sadece Haber  Medya  A.Ş.

Tüm hakları saklıdır.

  • Künye
  • İletiÅŸim
  • Hukuki Bildirim
Youtube Twitter Facebook Instagram Rss

“Yeni nesil tarafsız habercilik”

sadecehaber_logo

Copyright © 2023 Sadece Haber  Medya  A.Ş.

Tüm hakları saklıdır.

  • Gündem
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Spor
  • Magazin
  • Startup
  • Teknoloji
  • Otomobil
  • Emlak
  • SaÄŸlık
  • Künye
  • İletiÅŸim
  • Hukuki Bildirim
Youtube Twitter Facebook Instagram Rss

Sadecehaber.com içerisinde yayınlanan haber içeriklerinin ve görsellerinin izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez. Kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz

Bulunamadı
Tüm Sonuçları Göster
  • Ana Sayfa
  • Gündem
  • Dünya
  • Ekonomi
    • Startup
    • Emlak
    • Otomobil
    • Teknoloji
  • Spor
  • Son Paylaşım
  • Teknoloji
  • Galeri
  • Video
  • YaÅŸam
  • Kültür Sanat
  • EÄŸitim
  • SaÄŸlık
  • Seyahat
  • Kadın
  • Kim Kimdir?
  • Ne Nedir?
  • Medya
  • Yerel Yönetimler

© 2020 Sadece Haber

Welcome Back!

OR

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In
Bu site KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Detaylı bilgi için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerez kullanımını kabul etmiş olursunuz.