Bursa’da ortaokuldan bu yana görüşen, nişan merasimi yapmadan sözlü olarak nişanlanan kişi genç 2011 yılında ayrıldı.
Damat adayı, gelinden bedelli askerlik için 15 bin lira aldıktan sonra uzaklaşarak 2012 yılında da başka biriyle evlendi. Dolandırıldığını düşünen gelin adayı ise, Aile Mahkemesine başvurdu.
Genç kadın, rtaokul arkadaşı olduğu nişanlısıyla yıllardır süren duygusal yakınlığın evlenecekleri inancıyla aile ve çevre tarafından nişanlı olarak addedildiğini söyledi.
EVLENECEĞİZ DİYEREK ASKERLİĞİN BEDELİNİ ÖDETTİ
Evlenecekleri inancıyla davalıyla uzun süredir birlikte olan genç kadın, bedelli askerlik için gereken 15 bin lirayı çevresinden borç alarak damat adayına verdiğini anlattı. Genç kadın, damat adayının bu tarihten sonra kendisine karşı tutum ve davranışlarının değiştiğini bedelli askerlik görevi bitince de bir başkası ile evlendiğini beyan etti.
Dava açtığı damat adayına verdiği 15 bin liralık askerlik bedelinin iadesini talep eden genç kadın, davalının başka biri ile evlenerek ağır hayal kırıklığı yaşattığını, psikolojisinin bozulduğunu, insanlara ve evliliğe olan güven duygusunun sarsıldığını savundu. Bu nedenle de 25 bin lirası manevi tazminat olmak üzere toplam 47 bin lira değerinde tazminat davası açtı.
DAMAT ADAYI: NİŞANLI OLDUĞUMDAN HABERİM YOK
Mahkemece ifadesi alınan davalı ise, iddiaları reddederek davacı ile arkadaşlığını 2011 yılında bitirdiğini ve 2012 Temmuz’unda da evlendiğini söyledi.
Davacının arkadaşlığı bitirmek istememesi ve kabullenememesi nedeniyle tek taraflı olarak görüşmeye çalıştığını ileri sürdü.
Davalı, nişanın iki tarafın ortak niyet ve iradesi ile mümkün olduğunu ancak davacı ile nişan konusunda karşılıklı ortak bir irade beyanında bulunmadıklarını savundu. Damat adayı, nişanlı olduklarından kendisinin haberinin olmadığını iddia etti. Bu şekilde nişanlı olmanın hukuken mümkün olmadığını belirterek davalı, davanın reddini istedi.
Aile Mahkemesi, ikili arasındaki nişanlanmanın yasaya uygun olduğunu belirtti. Ancak, davalının gerek kişisel harcamaları gerekse davalıya aldığı hediyeler ile 7 bin TL’nin üzerinde harcama yaptığı için 15 bin TL askerlik borçlanmasını ödediğine dikkat çekti.
MAHKEME TAZMİNATA MAHKUM ETTİ
Davalının, davacıya evlilik vaadinde bulunması, aile ve çevrenin nişanlı olduklarını bilmesi, evlilik beklentisi oluşturması ve davacı ile birlikte ev bakacak kadar ev kurma hazırlıklarına başlamalarına dikkat çekildi. Davalının, ortada haklı bir gerekçe yokken, davacının haberi olmadan nişanlılık ilişkisini tek taraflı olarak son vermesinin davacıyı başka bir kadınla aldatmak olduğuna hükmedildi.
Bu nedenle davacının kişilik haklarının büyük zarar gördüğü gerekçesiyle dava, kısmen kabul edilerek 15 bin liralık alacağın, 7 bin liralık maddi tazminatın ve 10 bin liralık manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizlerle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verdi.
Kararı temyize taşıyan davalıya yargıtay istediği cevabı verdi.
YARGITAY’DAN EMSAL KARAR
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, nişanın; evlenme yaşına gelmiş kız ve erkeğin aileleri ile yakınları ile birlikte yörenin örf ve adetlerine göre evleneceklerine dair bir tür söz verme olduğunu hatırlattı.
Nişanın bir aile hukuku sözleşmesi olduğunun altı çizilen kararda; nişanın hukuken geçerli olabilmesi için belli bir rituel halinde yapılmış olması, duyurulması (ilan edilmesi) ve ailelerinin şahitlik etmesi gerektiği belirtildi. Taraflar arasında geleneksel anlamda nişan merasimi bulunmadığı, tarafların gayri resmi şekilde bir araya geldiği ve bu nedenle nişan ve yasal olarak korunması gereken bir birliktelikten söz edilemeyeceği kararına varıldı.
OY BİRLİĞİ İLE BOZULDU
Yargıtay, dosya kapsamında tarafların nişanlanmadıklarının anlaşıldığını belirterek taraflar arasındaki ilişkinin aile hukukuna göre değil, borçlar hukukuna gröre değerlendirmesi gerektiğine hükmetti. Karar oy birliği ile bozuldu.