İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayları Ekrem İmamoğlu ve Binali Yıldırım, ilk soruları olan “Biz bu seçime niye gidiyoruz?” sorusuna yanıt verdi.
Binali Yıldırım bu soruya şöyle yanıt verdi:
“Siz 8,5 milyon İstanbullu gibi oy verdiniz, sizin bir kabahatiniz yok. Sizin oylarınız sayılırken bir takım acayip ve garip işler oldu. Şaibe karıştı. Nitekim Yüksek Seçim Kurulu (YSK) değerlendirerek seçimin sahibi olması sıfatıyla yenilenmesine karar verdi.
“BİZ SEÇİMİN YENİLENMESİNİ İSTEMEDİK”
Ama bizim tercihimiz bu seçimin yenilenmemesiydi. Bunun içinde çok çabaladık. CHP bu konuda bize yardımcı olmadı. Ve yenilenme yönünde talebimizi kabul etmediler. Reddi yönünde karar aldılar. Seçime gitmek mecburiyetinde kaldık. Keşke oylar tamamı sayılabilseydi, o zaman hiç kimsenin kafasında bir tereddüt bir şüphe kalmayacaktı. Ve bu şekilde de ve bir daha İstanbulluları 23 Haziran için yormayacaktık. Onların planlarını yapacaklarını hedeflerini değiştirmek zorunda kalmayacaktı.
Küçükkaya sorusunu şöyle sürdürdü: Seçimler için murdar olduğu şeklindeki iddianızı sürdürüyor musunuz?
Oylar sayıldı. Yüzde 10’u sayıldı. 29 binlerden 13 bin 729 artı eksi çıkarıldıktan sonra. Bu da gösteriyor ki geriye kalan yüzde 90’ı sayılsa seçimin sonucu değişeceği aşikar. Onun için biz oyların sayılmasını çok istedik bu konuda maalesef bir dirençle karşımız için saydıramadık.
Küçükkaya, Yıldırım’ın kullandığı “Oyları kim çaldı” sorusunu hatırlatması üzerine Yıldırım, şu şekilde konuştu:
“Onun bulunacak olan YSK’dır. Onun sorumlusu seçimi yapan yetkililerdir. Çalma işi, bir örnekle göstereyim; Bir yolda gidiyorsunuz birisi cüzdanınızı çekti. Polise gidersiniz, cüzdanım çalındı. Dersiniz değil mi? Benim cüzdanım yer değiştirdi demezsiniz. Oyların yer değiştirmesi de oy çalınmasıyla aynı anlamı taşır.
Benim oyum Binali Yıldırım’ın oyu CHP adayına yazılıyorsa veya bir başka adaya yazılıyorsa bu çalınmadır. Bunun başka bir izahı yoktur. Ve nitekim sayımlarda da bu ortaya çıktı. YSK bütün bu delilleri dikkate alarak bu seçimin yenilenmesine karar verdi.”
“FARK 29 BİN DEĞİL 24 BİNDİ”
Küçükkaya aynı soruyu İmmaoğlu’na da yöneltti:
“Öncellikle şuradan başlayalım, ‘YSK’nın verdiği bir kararı seçimin yenilenmesini istedik ama CHP istemedi’ yorumu tamamıyla yanlış bir yorum niye yanlış olduğunu izah edeceğim. Öncelikle şunu söyleyeyim: 31 Mart gecesine dönelim, 31 Mart gecesi hızlıca hatırlayalım hatta böyle saat saat hatırlayalım, 31 Mart gecesinde öncelikle mesela ne oldu, 21 saat olmadı ki seçim kapanalı bir televizyon kanallarının bir kısmı aynen burada göründüğü gibi yüzde 63,84 rakibimize yüzde 33,93 bize bir açıklama, yasakları çiğneyerek nereden güç alıyorsa bir süreç başlattı. Daha sonra bu süreç devam ettiği hatta burada sizin fotoğrafınız var. Çünkü Anadolu Ajansı (AA) yaklaşık 2 saat 30 dakikadır veri alamıyoruz diye yayın yapıyordunuz bu esnada. ve bu veri almama kısmı tam 12 saate yakın sürdü.
Örneğin 23,30’da AA oylar yüzde 98,8 kaldı kafa kafaya olduğu andan itibaren ne olduysa sayın yıldırım ben seçimi kazandım diye açıklama yaptı. bu sürecin şu kadar sandık açıldı diye ben seçimi kazandım diye tam saat 23:25’te açıklama yapıldı. ve ne tesadüftür ki o esnada AA veri yayınını kesti. sonra biz 2:20 geçede sayın il başkanı ak parti adına açıklama yaptı. Fark biz 30 bin 86 sandığa göre kendi sayımlarını yapmışlar ve 4:35’te tekrar açıklama yaptı. 3 bin 870 oyla seçimi kazandık dedi rakam verdi kendi elindeki tutanakları göre. Yaklaşık 2 saat önce elimizdeki verilere göre ‘Biz kazandık’ dedik. Süreci sonuçlandıran açıklamasını yaptı bizi teyit eden.
29 binden indi diyor sayın Binali Yıldırım, 29 bin değil. 1 Nisan tutanakları burada 24 bin 57 fark. İlk tutanak 24 bin 57. Burada şunu unutmamaları lazım. 24 binle başlayan fark 13 binle sona erdi.”